Uzlaştırma Uygulamadaki Tüm Sorulara Doğru Cevaplar
Haber Tarihi: 16 Temmuz 2019
UZLAŞTİRMA UYGULAMADAKİ TÜM SORULARA DOĞRU CEVAPLAR
Soru : Ana ve baba evli ise velayet her ikisinde birlikte bulunduğuna göre SSÇ veya mağdur çocuk söz konusu olduğunda uzlaşma görüşmelerine anne ve baba birlikte mi katılmalıdır?
Cevap : Uygulamada çok sık karşılaştığımız sorulardan bir tanesidir. Hayır anne ve babadan yalnızca birinin müzakerelere katılması ve raporu imzalaması yeterlidir. Birlikte katılmalarını gerektirir bir yasal zorunluluk yoktur.
Soru : Ana veya babadan birisinin ölümü durumunda velayet sağ olanda kalır. Boşanma kararı esnasında ise velayetin kimde kalacağı somut durum ve olaylar göz önünde tutularak hakim tarafından belirlenir. Ana ve baba evli değil ve çocuk evlilik dışı dünyaya gelmiş ise çocuğun velayeti anneye aittir. Bu durumlarda uzlaşma müzakereleri kim ile yapılacaktır?
Cevap : 18 yaşını doldurmamış kişi ile uzlaşma yapılamayacağından, yukarıda ki örneklerde sağ kalan eş, aile mahkemesinde boşanma neticesinde velayeti alan taraf ve çocuk evlilik dışı dünyaya gelmiş ise anne ile uzlaşma yapılması gerekmektedir.
Soru : SSÇ yani henüz 18 yaşını doldurmamış, suç şüphesi altındaki çocuk ile velayet sahibi kişi arasında menfaat çatışması var ise uzlaşma teklifi SSÇ açıcından kime yapılacaktır?
Cevap : Bu da uygulamada oldukça karşılaşılan bir durumdur. Bu durumda çocuğa yapılası gereken uzlaşma teklifi ve sürecin işletilmesi için, uzlaştırmacı durumu anlatır bir dilekçe ile ilgili uzlaşma savcına müracaatla çocuk için vasi atanması talebinde bulunmalıdır. Bundan sonra uzlaşması vasi ile süreci devam ettirmelidir.
Ancak bu süreç zaman alacak olduğundan, kanatimizce edimsiz uzlaşma veya özür dilenmesi gibi manevi edimli bir anlaşma söz konusu olacak ise vasi yerine CMK uyarınca Barodan avukat atanaraka küçüğün temsilinin uzlaşmanın ruhuna daha uygun olacaktır.
Soru : Gerçek kişinin vekili ile uzlaşma yapılabilir mi?
Cevap : 5271 sayılı CMK 253. Maddesinin 13 bendi ve 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliği 31. Maddesi uyarınca uzlaşma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören , kanuni temsilcisi, müdafi ve vekil katılabilir. Yine 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliği, 29. Maddesinin 1 bendine göre uzlaşma teklifi, şüpheli, sanık, katılan mağdur ve suçtan zarar görene yapılır, şüpheli, sanık, katılan mağdur ve suçtan zarar görenin reşit olmaması yada kısıtlı olması hali ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumda, uzlaşma teklifi kanuni temsilcisine yapılacağı, 2. Bendinde ise müştekinin yada suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması halinde vekaletnamede özel yetkisi var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabileceği belirtilmiştir.
Bu amir hükümlerden hareketle gerçek kişi adına vekilinin müzakerelere katılabileceği ancak vekaletnamesinde özel yetki olsa dahi vekilin gerçek kişi adına uzlaşma yapamayacağı, bunun ancak özel hukuk tüzel kişileri için geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Soru : Uzlaşmacı kendisine tevzi edilen dosyadaki işlemleri yardımcısına veya bir başkasına yaptırabilecek midir?
Cevap : Uzlaştırma süreci oldukça meşakkatli ve kimi zaman uzun vakit alabilecek bir süreçtir. Ancak 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliği genel hükümler başlıklı 7. Maddenin 11. Bendi uyarınca " uzlaştırmacı kendisine tevdi edilen uyarınca görevi bizzat yerine getirmekle yükümlü olup, görevinin icrasını kısmen veya tamamen başka bir kimseye bırakamaz" şeklindeki hüküm uyarınca işlemlerim tamamının uzlaştırmacı tarafından yapılması gerektiği açıktır. Bunun aksi görev sorumluluğu doğuracak olduğundan bu konuda dikkatli davranılması gerekmektedir.
Soru : Soruşturma ve kovuşturma evresinde mağdur veya suçtan zarar görenin ölümü halinde ne olacaktır?
Cevap : 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliği genel hükümler başlıklı 7. Maddesinin 7. Bendi uyarınca soruşturma evresinde mağdur veya suçtan zarar görenin ölümü halinde uzlaştırma işlemi sonlandırılır. Yani uzlaştırmacı kendisine verilen dosya da mağdur veya suçtan zarar görenin ölmüş olduğunu tespit ederse durumu ifade eden bir dilekçe ile dosyayı ilgili uzlaştırma savcısına iade etmelidir.
Kovuşturma evresi için ise yönetmelik kanunun 243. Maddesine atıf yapmaktadır. Kanun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunudur, ve 243. Maddesine göre; kovuşturma evresinde katılma varsa katılanın hakları mirasçıları takip edebileceklerdir. Yani uzlaştırmacı mirasçılara yönelmelidir. Ancak katılma yoksa soruşturma evresinde olduğu gibi uzlaştırmacı durumu ifade eden bir dilekçe ile dosyayı ilgili uzlaştırma savcısına iade etmelidir.
Soru : Uzlaşma sağlandığı takdirde sigorta şirketine başvurma hakkı kaybolur mu?
Cevap :17. Hukuk Dairesi 2015/17658 E. , 2017/190 K.
"İçtihat Metnini okuyunuz.
Soru : Edim ne şekilde belirlenebilir ve edimi kim belirleyecektir ?
Cevap : Uzlaştırmacı kural olarak tarafları yönlendiremez. Edim taraflarca belirlenmelidir. 30145 sayılı Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliği 33. Maddesinde edimin konusu sayılmıştır.
a) Fiilden kaynaklanan maddî veya manevî zararın tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
b) Mağdurun veya suçtan zarar görenin haklarına halef olan üçüncü kişi ya da kişilerin maddî veya manevî zararlarının tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
c) Bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluş ile yardıma muhtaç kişi ya da kişilere bağış yapmak gibi edimlerde bulunulması,
ç) Mağdur, suçtan zarar gören, bunların gösterecekleri üçüncü şahıs veya bir kamu kurumu ya da kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluşun belirli hizmetlerinin geçici süreyle yerine getirilmesi,
d) Topluma faydalı birey olmayı sağlayacak bir programa katılımın sağlanması,
e) Mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesinin edim olarak taraflarca belirlenebileceği belirtilmiştir.
Ancak bu edimler dışında başkaca edim belirlenmesi de mümkündür. Önemli olan belirlenen edimin hukuka ve ahlaka uygun olmasıdır. Hukuka ve ahlaka aykırı bir edim ilgili uzlaşma Cumhuriyet Savcısı veya mahkemesince onaylanmayacaktır. Bu nedenle bir edimin hukuka ve ahlaka uygun olup olmadığı konusundaki ilk görev uzlaştırmacıya düşmektedir. Uzlaştırmacı edimin hukuka veya ahlaka uygun olup olmadığı konusunda tereddüt yaşar ise Cumhuriyet savcısının görüşünü mutlaka almalıdır.
Uzlaşma bu alanda çalışanların gayreti ve üstün çabaları ile çok hızla ilerleyen ve başarı gösteren bir kurumdur. Bununla birlikte gelişmeye yeni alanlar açmaya da devam ediyor ve edecektir. İnsanların üstün düşünme becerisi ile yeni edimler ortaya çıkmaktadır. Bu noktada alışılagelmiş edimlere ön yargılı bakılmamalı ancak mutlaka ilgili uzlaşma savcısının görüşüne de başvurulmalıdır.
Soru : Uzlaştırma her yerde yapılabilir mi?
Cevap : Uzlaştırma etik ilkeleri ve prensipleri olan, ancak çerçevesi içinde hareket serbestisi geniş bir kurumdur.
Bu nedenle tarafların menfaatlerine uygun, gizlilik ve tarafsızlık prensibini ihlal etmeyecek, tarafların kendilerini baskı altında hissetmeyecekleri, huzurlu hissedecekleri, güvenli ki burada ki güvenlik taraflar için olduğu kadar uzlaştırmacı için de önemlidir, tarafların kabul edecekleri uygun herhangi bir yerde yapılabilir.
Uzlaşmanın niteliği gereği, tarafların size güven duyması ve güvenliğin daha kolay sağlanabilmesi için adliyelerin tercih edilmesi önerimdir. Ancak uygulamada taraflar işleri veya okulları nedeniyle mesai saatleri bitiminde ve hatta hafta sonu gelebildiklerinden koşulları taşıyabilecek farklı mekanlar belirlenmesi mutlaka gerekecektir.
Soru : Uzlaşma Teklifi Kime yapılır?
Cevap : Uzlaştırmacı dosyayı tevdi aldıktan sonra şüpheli, sanık, mağdur ya da suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunacaktır. Önce kime uzlaşma teklifinde bulunacağı ile ilgili yasal bir düzenleme bulunmamakla birlikle değerli hocam Dr Cengiz Apaydın tarafından yasal düzenlenme olması teklif edildiği üzere öncelikle mağdur yada suçtan görene uzlaşma teklifinde bulunmak faydalı olacaktır. Çünkü uzlaşma mağdur odaklı bir kurum olmakla birlikte mağdurun uzlaşma teklifini kabul etmemesi halinde şüpheli yada sanığa ulaşmanın bir karşılığı olmayacaktır.
Peki şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kime yapılacaktır. Bu durumlardan herhangi birinin varlığı halinde uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılmalıdır. Kanuni temsilci veli yada vasi olabilir.
Ayrıca müştekinin veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması hâlinde vekâletnamede özel yetki var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabilir. Özel hukuk tüzel kişisi söz konusu ise uzlaşma imza sirküleri olan şirket yetkilisi ile de yapılabilecektir. Yetkili kişi ve kişiler dosyadan anlaşılamıyorsa tüzel kişiliğin genel merkezine tebligat yapılması suretiyle uzlaşma teklifinde bulunulmalıdır.
Soru : Uzlaşma teklifi nasıl yapılır?
Cevap : Yönetmelik gereğince uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir. Uzlaştırmacı ayrıca uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.
Soru : Açıklamalı tebligat usulü nedir?
Cevap : Yasal düzenleme gereğince resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa veya kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde soruşturma veya kovuşturma konusu suçla ilgili uzlaştırma yoluna gidilmez.
Bu cümleden olarak ; uzlaştırmacı tarafların dosyaya beyan edilen en son adresine tebligat çıkarmalıdır. Tebligat tebligat kanunu usulünce hazırlanan tebliğ mazbatalı zarfa, ulaşma teklif formu ve uzlaştırmacının hazırladığı davet mektubunun eklenmesi suretiyle olmalı ve uzlaşma bürosuna tevdi ile büro aracılığıyla gönderilmelidir.
Tarafların bu adreslerde olmaması veya yurt dışında olması halinde uzlaşmamek teklif aşamasında kalacak ve dosya ust yazı ile uzlaşma büroya verilecektir. Peki tebligat ulaşmamasına rağmen taraf size ulaşır ve uzlaşmak istediğini söylerse ne olacak?
Yukarıda yazılı hükümler düzenleyici niteliktedir. Yani sizin dosyadaki sürenize riayet etmek koşulu ile taraf size ulaşırsa uzlaşma müzakerelerine başlamanızda hiç bir yasal engel bulunmamaktadır.
Soru : İstinabe yoluyla uzlaşma teklifi nasıl yapılır?
Cevap : Yönetmelik gereğince Uzlaşma teklif formunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken hâllerde, teklif formu tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığı istinabe bürosu aracılığıyla imzalatılır.
Bir davada tebliğ, şahit, dinlenmesi, keşif, isticvap, yemin gibi muameleleri yapması için bir mahkeme ve cumhuriyet savcılığı tarafından diğer bir mahkemeye veya cumhuriyet savcılığına yetki verilmesidir. Özetle birimler arası hukuki ve adli yardımlaşmadır. Tarafınıza tevdi edilen dosyada taraflar farklı illerde olabilmektedir. Böle bir durumda, uzlaştırmacı aşağıda örneğini verdiğimiz dilekçe ile dosyanın yetkili cumhuriyet savcısından, tarafın bulunduğu yere talimat yazılmasını istemelidir.
Soru : Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla uzlaşma teklifi nasıl yapılır?
Cevap : SEGBİS , sesli ve görüntülü bilişim sistemi olup, her uzlaşma büroda olmasa da her adliyede SEGBİS görüşme odaları mevcuttur. Özellikle taraflardan birinin hükümlü yada tutuklu olması halinde oldukça sık kullanılan bir yöntem olup, uzlaştırmacı ilgili kişi ile SEGBİS aracılığıyla görüşmek istediğini belirten örnekteki gibi dilekçeyi ilgili uzlaşma Cumhuriyet savcısının onayına sunacak, onaydan sonra büro aracılığıyla ilgili cezaevine müzekkere yollanacak ve uzlaştırmacı tarafından belirlenen gün ve saatte görüşme sağlanabilecektir.
Soru : Uzlaştırmacı ayrıca uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez. Ne anlam ifade etmektedir. Uzlaştırmacı taraf gelmez ise dosyayı nasıl sonuçlandıracaktır?
Cevap : Yukarıda izah ettiğimiz üzere uzlaşma; SEGBİS, İstinabe ve tebligat usulü ile yapılabilmektedir. Uzlaşma elbetteki asıl olarak yüzyüze yapılabilmektedir. Taraf ile yüzyüze görüşebilme olanağını sağlamak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapabilir. Ancak taraf sizin çağrınıza olumlu yanıt vermediği veya belirlenen randevuya gelmediği takdirde sizin ( uzlaştırmacı, büro veya Cumhuriyet savcısı) tarafı zorlama yetkiniz bulunmamaktadır.
Bu nedenle uzlaştırmcının yapması gereken tebligat usulünü kullanmaktır. Uzlaşırmacı tarafın bilinen en son adresine tebligat çıkartacak ve bu teligatta 3 ( üç gün) içerisinde iletişimine geçilmediği takdirde uzlaşma teklifinin reddedilmiş sayılacağı ihtarı muhakkak yer almalıdır.
Bu surette usulüne uygun gönderilen tebligata yanıt verilmediği takdirde uzlaşmacı rapor düzenlemeyecek, durumu anlatan üst yazı ve PTT tebliğ mazbatasını eklemek suretiyle ile dosyayı ilgili uzlaşma bürosuna teslim edebilecektir. Bu durum teklif aşamasında red olarak nitelendirilmektedir ve sarf buna göre yazılacaktır.
Soru : Uzlaştırmacı görevlendirilmesinde dosya tevzi kıstasları nelerdir?
Cevap : Bu husus yönetmeliğin 13. maddesinde düzenlenmiş olup,
a) Uzlaştırmaya konu suçun niteliği ve sayısı,
b) Taraf sayısı ve tarafların bulunduğu yer,
c) Uzlaştırma raporunun verilme süresi,
ç) Uzlaşma teklifinin sonucu,
d) Uzlaştırma sonucu gibi hususlar esas alınacaktır. Bu doğrultuda uzlaştırmacı performans kriterlerini de düşünerek en kısa zamanda en hızlı şekilde uzlaşmayı olumlu sonuçlandırmaya yönelecektir. Uzlaştırmacı bunu yaparken onarıcı adalet ilkesinden uzaklaşmamalı, adaletin önemli süjelerinden olduğunu atlamamalı, hukuk devletine güveni ve uzlaşma kurumunun saygınlığını zedeleyebilecek söz ve davranışlardan mutlak surette kaçınmalıdır.
Soru : Uzlaştırma süresi ne kadardır? Uzlaştırmacı dosyayı tevdi aldıktan sonra işlemleri ne kadar sürede tamamlamalıdır?
Cevap : Ceza Muhakemesi Uzlaşma Yönetmeliği’nin 17. Maddesi uyarınca uzlaştırmacı, uzlaştırma evrakını teslim aldıktan sonra otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırmalıdır. Bu süre içerisinde sonuçlandıramazsa durumu açıklayan bir dilekçeyle büroya başvurması halinde bürodan sorumlu Cumhuriyet savcısının onayını almak koşuluyla uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilecektir.
Uzlaştırmacı dosyayı tevdi aldıktan sonra 30 günlük süresi başlamaktadır. Bu süre adli tatilden etkilenmediği gibi yani adli tatilde de bu süre işlemeye devam ettiği gibi, resmi tatil ve hafta sonları da bu süreye dahildir. Ancak son günün resmi tatile denk gelmesi halinde süre tatilin bittiği günün ertesi günü mesai saati bitimine kadar uzamış olacaktır. Uzlaştırmacı bu süre zarfında işlemleri tamamlayamadığı takdirde ilgili uzlaştırma Cumhuriyet savcısından örnek dilekçedeki gibi bir dilekçe ile başvurarak tarafına ek süre verilmesini talep edebilecektir.
Soru : Uzlaştırma raporu ne zaman düzenlenir ve düzenlenirken nelere dikkat edilmelidir?
Cevap : Uzlaştırmacı, uzlaşma işlemlerini sonuçlandırdığında yönetmelik Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği’ne uygun, tarafların edimlerini ayrı ayrı, şüphe ve tereddüte yer vermeyecek ve mümkünse sıra numarası içerecek şekilde taraf sayısından bir fazla olarak hazırladığı raporu, kendisine verilen belge örneklerini ve varsa yapmış olduğu masrafları gösteren belge, gider pusulası veya rayice uygun yazılı beyanı UYAP’ta düzenlenecek tutanak ile uzlaştırma bürosuna teslim eder.
Uzlaşma teklifi yapılmasından sonra, tarafların da uzlaşma teklifini kabul etmeleri ile müzakere sürecine geçilecek olup, müzakere sürecine geçilmesi halinde artık uzlaştırmacı süreç olumlu da sonuçlansa olumsuz da sonuçlansa uzlaşma raporu düzenlemelidir. Ve yönetmelik gereğince uzlaşmanın gerçekleşmesi hâlinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı biçimde açıklanır. Burada dikkat edilmesi gerekli önemli bir husus uzlaştırma müzakereleri sırasında suçun işlenmesine ilişkin olarak yapılan açıklamalara raporda yer verilmeyeceğidir. Uzlaştırmacı müzakere esnasında kendisine aktarılan bilgilerin gizliliğini korumalıdır.
Rapor taraf sayısından bir fazla düzlenmeli ve büroya teslim etmelidir. Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka ve ahlaka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına almak suretiyle onaylar, soruşturma dosyasında muhafaza eder. Ancak Cumhuriyet savcısı raporu veya belgeyi, uzlaşmanın tarafların özgür iradelerine dayanmaması, edimin hukuka ve ahlaka uygun olmaması nedeniyle onaylamadığı takdirde gerekçesini rapora yazar. Edimin hukuka ve ahlaka uygun olmaması nedeniyle raporu onaylamaması durumunda bu Yönetmeliğin 17 nci maddesindeki süreye uyulması koşuluyla edimin değiştirilmesini uzlaştırmacıdan isteyebilir.
Soru : Raporu imzalamak için müşteki yada şüpheli gelmezse ne yapılacaktır?
Cevap : Uzlaşma raporu tarafların uzlaştırmacı tarafından yapılan teklifi kabul etmeleri yani uzlaşma teklif formunu imzalamaları ile devam eden müzakere süreci sonunda hazırlanacak olup, müzakerelerin sonucunda tarafların imzadan imtina etmeleri mümkündür. Tarafların imza için gelmemesi halinde uzlaştırmacı taraflara ulaşmaya yönelik işlemlerini belirten tutanak tutmalı ve raporu bu tutanak ile birlikte ilgili uzlaşma Cumhuriyet savcısının onayına sunmalıdır.
Bu durumda kişi imzadan imtina etmiş olacak ve uzlaşma sağlanamayacaktır. Çünkü önemli olan uzlaşma raporunun hazırlanması ve taraflarca imzalanmasıdır. Taraflarca raporun imzalanması ile uzlaşma sağlanacak olup, edimin uzlaşmanın sağlanması açısından bir önemi bulunmamaktadır. Diğer bir ifade ile uzlaşma, uzlaşma raporunun taraflarca imzalanması ile sağlanmış olmaktadır.
Soru : Uzlaşma Raporu imzalanmadan edim ifa edilir ve fakat taraf sonradan imzadan imtina ederse süreç nasıl tamamlanacaktır?
Cevap : Uzlaşma, uzlaşma raporunun taraflarca imzalanması ile sağlanmış olmaktadır. Bu cümleden olarak edimin ifa edilmiş olmasının sürece bir etkisi olmayacaktır. Taraflar rapor imzalayıncaya kadar uzlaşmadan vazgeçebilirler. Edimin sürecin kurulmasına etkisi bulunmamakla birlikte, bir edim kararlaştırılmış ise ve rapor taraflarca imzalandıktan sonra ifa edilmezse bu durumda soruşturma aşamasında şüpheli hakkında kamu davası açılacak ve müşteki tarafından uzlaştırma raporu veya uzlaşma belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetine haiz belgelerden sayılacağından ilamlı icra takibi yapılabilecektir.
Kovuşturma aşamasında ise; sanık hakkında hüküm açıklanacaktır. Aslında burada yargılama yapılmadığından yargılamaya devam edilecek olmasını anlamak gerekir. Soruya dönersek uzlaşma raporu imzalanmadan edim ifa edilir ve fakat sonradan taraf imzadan imtina ederse; uzlaşma sağlanamamış olacaktır, edim içinse Boçlar Kanunu ve özel hukuk alanında yasal yollara başvurmak suretiyle kişi edim olarak ifa ettiği şeyin geri verilmesini talep edebilecektir.
Soru : Uzlaştırmacı müzakerelere başlamadan önce ne yapmalıdır?
Cevap : Uzlaştırmacı taraflara; uzlaşmanın temel ilkelerini, kendisinin tarafsızlığını, uzlaştırma sürecini ve sonuçlarını, uzlaştırmacı ile tarafların uzlaştırmadaki işlevlerini, gizlilik yükümlülüğünü açıklamalı, tarafların özgür iradeleri ile sürece katılmalarını sağlayacak önlemler almalıdır.
Uzlaşmanın temel ilkeleri anlatmak, kişinin hukuk düzenine ve toplumsal barışa hizmet ettiği felsefesini benimsemesine yardımcı olacağından kin ve nefret düşüncesinden uzaklaşmış olacak ve müzakereler çok daha ılımlı bir iklimde gerçekleşebilecektir.
Yine tarafların uzlaştırmacının taraf olmadığını herhangi bir tarafla ilgisnin olmadığını, kendisinin ücretinin Devlet tarafından karşılandığını, taraflardan herhangi bir menfaati olmadığını açıklaması tarafların müzakerelere daha ılımlı ve samimi katılımlarını sağlayacaktır. Aynı şekilde gizlilik yükümlülüğünün anlatılması son derece önemlidir, bu şekilde taraf size güvenecek ve süreç hakkında konuşmak isteyebilecek kendisini iletişime kapatmayacaktır.
Uzlaştırmacı taraflara açık olmalı ve iradelerini sakatlamaya neden olabilecek söz ve davranışlardan kaçınmalıdır. Uzlaşmanın en önemli prensibinin tarafların özgür iradesini dayanmak olduğu unutulmamalıdır.
Soru : Gizlilik nerede başlar, ne zaman son bulur? Ve Kapsamı nedir?
Cevap : Ceza Muhakemesinde uzlaşma yönetmeliğinin 16. maddesi Soruşturma dosyasında yer alan uzlaştırma konusu suç ya da suçlara ilişkin belgelerden uzlaştırma için gerekli olup da Cumhuriyet savcısı tarafından uygun görülenlerin birer örneği büro personeli tarafından uzlaştırmacıya verilir. Hangi belgelerin verildiği, verilme tarihi ile soruşturmanın gizliliği konusundaki bildirim, büro personelinin ve uzlaştırmacının imzasını içeren bir tutanakla tespit edilir. Şeklinde dir. Yine 32. Maddesi “Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırmacı, uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamaları, kendisine aktarılan veya diğer bir şekilde öğrendiği olguları gizli tutmakla yükümlüdür.
Aksi kararlaştırılmamışsa, taraflar, müdafi ve vekiller de birinci fıkrada belirtilen gizlilik kuralına uymakla yükümlüdür. Uzlaştırma sürecinde yapılan açıklamalar herhangi bir soruşturma, kovuşturma ya da davada delil olarak kullanılamaz. Müzakerelere katılanlar bu bilgilere ilişkin olarak tanık olarak dinlenemez. Şeklinde olup,
İlgili düzenlemelerden hareketle uzlaştırmacının gizlilik yükümlülüğünün dosyanın kendisine tevdii ile başladığı açıkça anlaşılmaktadır. Peki bu gizlilik yükümlülüğü ne zaman son erecektir? Uzlaştırmacının gizlilik yükümlülüğü sona ermeyecek dosyanın teslim edilmesinden sonrada devam edecektir. Gizliliğin kapsamı ise o ilgili suça dair tüm bilgi ve belgelerdir. Görüşmeler esnasında başka bir suç işlenmesi gizlilik kapsamında kalmayacaktır.
Soru : Uzlaşma Belgesi ve Uzlaştırma Raporu aynı belge midir?
Cevap : Benzer hukuki sonuç doğuran ama kuruluş süreçleri noktasında farklılık bulunan belgelerdir. Uzlaşma raporu , uzlaştırmacı tarafından yönetilen süreç neticesinde uzlaştırmacı tarafından hazırlanan ve taraflarca imzalanan rapordur.
Uzlaşma belgesi ise uzlaştırmacı görevlendirilmeden önce veya uzlaşma teklifinin reddedilmesinden sonra, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görenin aralarında uzlaşmaları hâlinde; taraflarca niteliğine uygun düştüğü ölçüde Uzlaştırma Raporu Örneği'ne uygun taraflarca düzenlenen belgedir. Bu belge soruşturma aşamasında iddianamenin düzenlenmesine, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar düzenlenebilir.
Soru : Uzlaştırma Müzakerelerine tarafların birlikte katılması zorunlu mudur?
Cevap : Hayır. Uzlaşma müzakerelerine tarafların birlikte katılması zorunlu olmadığı gibi süreç taraflar hiç biraraya getirilmeden uzlaştırmacının süreçte taraflarla görüşmesi şeklinde gerçekleştirilebilir.
Uzlaştırmacı öncelikle taraflarla ayrı ayrı görüşmelidir. Tarafların birlikte müzekere yapma talepleri söz konusu değilse veya süreç bunu zorunlu kılmıyorsa ayrı ayrı görüşmeleri sürdürmelidir. Tüm tarafların katılımı ile ortak müzakere yapılacak olması halinde uzlaştırmacı taraflara mutlaka biraraya gelmelerinde sakınca olup olmayacağını sormalı tarafların onaylarını almalıdır. Müzakerelerin ve tarafların güvenliği ve yeni bir hukuki sorun doğmaması adına uzlaştırmacı dengeleri gözetmeli önlemleri almalıdır.
Soru : Soruşturma evresinde Uzlaşmanın Hukuki sonuçları nelerdir?
Cevap : a-) Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini def’aten yani tek seferde yerine getirmesi hâlinde, şüpheli hakkında uzlaştırmadan sorumlu Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
b-) Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi hâlinde, Kanunun 171 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Bu hâlde, edimin yerine getirilip getirilmediğinin takibi büro tarafından yapılır. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.
c-) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.
d-) Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, Kanunun 171 inci maddesinin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır.
e-) Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaştırma raporu veya uzlaşma belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetine haiz belgelerden sayılır. Yani böyle bir durumda hem şüpheli hakkında kamu davası açılacak hem de müştekinin elinde ilam niteliğinde belge ile icra takibi yapma hakkı olacaktır.
Soru : Kovuşturma aşamasında uzlaşmanın hukuki sonuçları nelerdir?
Cevap : a-) Uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yani tek seferde yerine getirmesi hâlinde, davanın düşmesine karar verir.
b-) Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arzetmesi hâlinde; sanık hakkında, Kanunun 231 inci maddesindeki şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez.
c-) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmesi hâlinde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir.
d-) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, mahkeme tarafından, Kanunun 231 inci maddesinin on birinci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın hüküm açıklanır. Aslında burada kastedilen hükmün açıklanması değil yargılamanın devam etmesidir.
e-) Sanığın, edimini yerine getirmemesi hâlinde uzlaştırma raporu 2004 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yazılı ilâm mahiyetini haiz belgelerden sayılır. Yani böyle bir durumda hem sanık hakkında yargılamaya devam edilecek hem de müştekinin elinde ilam niteliğinde belge ile icra takibi yapma hakkı olacaktır.
Soru : Uzlaştırmacının ücreti ne şekilde ödenir?
Cevap : Uzlaştırmacıya her yıl Adalet Bakanlığınca hazırlanan Tarifeye göre ücret ödenecek olup, Uzlaştırmacı ücreti, uzlaştırmacının şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin yaşı, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi belirgin farklılıklarını değerlendirmede ve tarafları uzlaştırmadaki becerisi, süreçte gösterdiği gayret, taraf sayısı, uyuşmazlığın kapsam ve niteliği dikkate alınarak tarifedeki alt ve üst sınırlar arasında Cumhuriyet savcısı tarafından belirlenir. Yani burada takdir yetkisi ilgili Cumhuriyet savcısına aittir. Uzlaştırmacı ücretinin takdirinde uzlaştırma raporunun tamamlandığı tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.
Görevlendirilen uzlaştırmacıya belirlenen ücret uzlaştırma sonunda düzenlenecek raporun ibrazından sonra makul süre içinde uzlaştırmadan sorumlu Cumhuriyet savcısı tarafından sarf kararı ile ödenir. Birden fazla uzlaştırmacının görevlendirildiği hâllerde uzlaştırmacı ücreti bu kişilere ayrı ayrı ve eşit olarak ödenir.
Soru : Uzlaştırmacı hakkında denetim ve performans kaydı kim tarafından tutulacaktır?
Cevap : Uzlaştırmacılar hakkında Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak denetim ve performans değerlendirmeleri ile sonuçları denetim ve performans kaydı olarak tutulur. Yani uzlaştırmacının performans değerlendirmesi dosya aldığı ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacaktır.
Bu kayıt; dosyanın uzlaştırmacıda kaldığı süre, uzlaşma teklifi ve uzlaştırma raporunun sonucu, etik ve temel ilkelere uyma, uzlaştırma raporunun eksiksiz düzenlenmesi, müzakerelerin gizliliğine riayet edilmesi, raporun süresi içinde verilmesi ile düşünceler sütunundan oluşacak olup, uzlaştırmacının sicilde kalması, uzlaştırmacıya tevzi edilecek dosya sayısı gibisonuçları bulunmakta olduğundan uzlaştırmacı için denetim ve performan kaydı oldukça önem arz edecektir.
Soru : Uzlaştırmacı hangi hallerde sicilden ve listeden çıkarılabilir?
Cevap : a-) Uzlaştırmacı olabilmek için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden ya da uzlaştırma göreviyle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunan, Kanunun öngördüğü yükümlülükleri önemli ölçüde veya sürekli yerine getirmeyen, performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmayan, etik ilkelere aykırı davranan, yenileme eğitimini tamamlamayan uzlaştırmacı Daire Başkanlığınca sicilden ve listeden çıkarılır.
b-) Etik ilkelere aykırı hareket edilmesi halinde ihlalin niteliğine göre sicilden ve listeden çıkarma yaptırımı yerine uyarma veya bir yıla kadar geçici süreyle listeden çıkarma yaptırımı uygulanabilir.
c-) Sicil ve listeden çıkarılma işleminden önce, uzlaştırmacının yazılı savunması alınır. Uzlaştırmacı, yazılı savunmada bulunması için kendisine yapılan yazılı bildirimin tebliğinden itibaren on günlük süre içinde savunmasını vermek zorundadır. Tebliğden imtina eden veya bu süre içinde savunmada bulunmayan uzlaştırmacı savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.
d-) Etik ilkelere aykırı hareket edilmesi nedeniyle hakkında uyarma yaptırımı uygulanan uzlaştırmacı, Daire Başkanlığınca yazılı olarak uyarılır, uyarıya uyulmaması halinde üçüncü fıkra gereğince savunması alındıktan sonra sicil ve listeden çıkartılmasına karar verilir ve bu karar ilgilisine tebliğ edilir.
e-) Uzlaştırmacı, sicilden ve listeden çıkarılmasını her zaman isteyebilir. Bu durumda olanlar, sınav şartları dışındaki şartları haiz ise yeniden sicile kayıt yaptırabilirler.
Soru : Uzlaştırmacıların görevdeyken yeniden eğitim alma zorunlulukları var mı?
Cevap : Uzlaştırmacılara, uzlaştırmacı eğitim izni verilen kuruluşlarca teorik ve uygulamalı, toplam sekiz ders saatinden az olmamak üzere iki yılda en az bir defa yenileme eğitimi verilir. Uzlaştırmacılar iki yılda bir verilen bu eğitime katılmak zorundadırlar. Bu eğitimlerin başlangıç ve bitiş tarihleri konusunda net bir düzenleme henüz olamamakla birlikte bu konudaki eksikliğin giderileceğini söyleyebiliriz.
Soru : Uzlaştırmacı tarafından geliştirilmesi gereken beceriler nelerdir?
Cevap : İletişim becerisi, aktif dinleme, yeniden çerçeveleme, özetleme, karar verme, uyuşmazlığın analizi becelerileri uzlaştırmacı tarafından geliştirilmesi gereken becerilerdir. İnsanlarla anlaşmak, bireyin kendisini ifade edip, karşısındakileri anlamasını sağlamak, önemsendiğini ve önemsenmek istediğini göstermek etkili iletişim becerisi ile sağlanır. Etkili iletişim becerisi kendiliğinden var olan bir yetenek değildir, öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Yaşanan anlaşmazlıklara ve sorunlara ortak çözümler bulunabilmesi için karşılıklı iletişimi ve ortak çabayı gerektirir. Karşılıklı iletişim, her iki tarafın konuya hassasiyet göstermesi ile etkin bir hal kazanacaktır. Böyle bir iletişim gerçekleşmediği sürece sorunların çözümüne ulaşılamaz. [1]
Soru : Yeniden çerçeveleme uzlaştırmacı için neden önemlidir?
Cevap : Her şeyden önce bir dosyanın uzlaşma büroya ve uzlaştırmacıya tevdi için Türk Ceza Kanununda veya başka bir kanunda suç olarak belirlenmiş, tipik bir eylemin gerçekleşmiş olması gereklidir. Yani bir uzlaştırmacıya verilen dosyada ihtilaflı taraflar vardır. Bu nedenle tarafların sizinle konuşurken veya müzakere için bir araya gelmeleri halinde birbirleri ile konuşurken gergin bir sürecin yaşanması olasıdır.
Uzlaştırmacının süreci yönetme konusunda zorlandığında, taraflar arasında yaşanan gerginliğin kontrol altına alınmasında, tarafların birbirine yönelmek yerine soruna odaklanmasına yardımcı olan bir özelliktir. Yeniden çerçeveleme, kelimelerin düzeltilmesi, yeniden düzenlenmesi ve değiştirilmesi yolu ile onlara daha olumlu anlam kazandırılmasıdır. Çerçevelenen ifade hakaret, öfke gibi unsurlardan arındırılarak sadece soruna odaklanmalıdır. [2]
Soru : Birlikte ortak toplantı yapılması halinde taraflar nasıl oturmalı ve ilk söz kime verilmelidir?
Cevap : Uzlaştırma görüşmeleri bir çok bölümde de anlattığımız üzere, belirli etik ilkeler ve çerçeve içerisinde esnekliği olan ceza usul hukuku gibi katı kuralları olmayan bir kurumdur. Uzlaştırmacı süreçte taraflarla ayrı ayrı görüşme yapabileceği gibi, birlikte görüşme ve hatta görüşmeler yapabilir. Kendisine mevzuat tarafından tanıtan süreye riayet etmek koşu ile gerektiği kadar müzakere toplantısı yapabilir. Bu toplantıların tarafların birlikte katıldığı halde yapılması durumunda uzlaştırmacı sürecin zarar görmemesi, olumsuz sonuçlar doğmaması için gerekli özeni göstermeli ve uygun tedbirleri almalıdır.
Tarafların nasıl oturacağı, arada masa olup olmayacağı, ilk söz hakkının kime verileceği yönetmelik ile düzenlenmiş, katı kurallar içerir nitelikte değildir. Bununla birlikte uzlaştırmacı olumsuz yeni bir olayın yaşanmasını engellemek için tarafları yan yana oturmamasına dikkat edilebilir. Ayrıca uzlaşma mağdur odaklı bir alternatif çözüm yolu olması nedeniyle uzlaştırmacı mağduru tekrar mağdur etmemek için gerekli önlemleri almalı, kimin söze başlayacağını, taraflara bırakabileceği gibi kendisi de takdir edebilecektir. Ancak taraflara adil söz hakkı tanınmalı, eşitlik ilkesine riayet edilmelidir.
Soru : Uzlaştırma müzakerelerine taraflardan birinin eşi katılabilir mi?
Cevap : Bu soru toplumsal kültür nedeniyle olduğunu düşündüğüm nedenle sık sık karşılaşılan bir sorudur. Uzlaşma müzakerelerine kimlerin katılabileceği Ceza Muhakemesinde uzlaştırma yönetmeliğinde sayılmış olup bu kişiler şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcileri veya vekillerdir. Uzlaşma müzakereleri gizlilik çerçevesinde yürütülmesi gerektiğinden ayrıca tarafların özgür iradeleri ile karar vermeleri esas olduğundan eşlerin ve mevzuatta sayılmayan diğer kişilerin görüşmeye alınamaması durumun uygun bir dille taraflara açıklanması gerekmektedir.
Soru : SSÇ yani suça sürüklenen çocuk Kanuni Temsilcisi ile müzakerelere katılabilir mi?
Cevap : Mevzuatta uzlaştırmanın SSÇ adına kanuni temsilcisi ile yapılması kuralı mevcut olmakla birlikte SSÇ nin müzakerelere katılmaması gerektiğine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu arada önemli olan SSÇ nin ve kanuni temsilcisinin iradesinin en olduğudur. Ancak SSÇ müzakerelere katılır ise onunda raporda imzasının alınması uygun olacaktır.
Soru : Kararlaştırılan edimin SSÇ tarafından ifası mümkün olabilir mi?
Cevap : Bir önceki soruda da belirttiğimiz üzere uzlaştırmanın SSÇ adına kanuni temsilcisi ile yapılması kuralı mevcuttur bu cümleden olarak edimli uzlaşmada edimi ifa görevi de yine kanuni temsilciye ait olacaktır. Ancak özür dilenmesi gibi manevi edimli bir uzlaşma söz konusu ise SSÇ ninde kabul etmesi koşulu ile edimin SSÇ tarafından yerine getirilmesi kararlaştırılabilir.
Soru : Uzlaştırmacı tarafından bilirkişi ve tercüman atanabilir mi?
Cevap : Uzlaştırmacı tarafından dosyaya bilirkişi atanması mümkün değildir. Bu nedenle özellikle taksirle yaralama gibi özel hukuk tazminat davaları süreci de olan dosyalarda tarafların size ne kadar edim istemeliyim? İsteyeceğim tazminat miktarı ne olabilir? Gibi soruları olduğunda kendilerine bir avukattan hukuki yardım almaları, hukuki haklarını ve taleplerini belirledikten sonra tekrar müzakere yapılmasını önermeniz sürecin daha sağlıklı ilerlemesini sağlayacaktır. Çünkü avukat uzlaştırmacı veya bilirkişi uzlaştırmacı olsanız dahi tarafları yönlendirmeniz mümkün olmadığı gibi, dosyanın hesap yapılması için bilirkişiye tevdini de sağlayamayacağınızdan tarafların hukuki haklarının korunması amacıyla hukuki yardım almaları önemli olacaktır.
Tercüman ile ilgili olarak ise yönetmelik şüpheli, sanık, mağdur, suçtan zarar gören veya bu kişilerin kanunî temsilcileri Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise Kanunun 202 nci maddesi hükmü uygulanacağını düzenlemiştir. Yönetmeliğin kanun ile kastettiği 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu olup 202. Maddesi tercüman bulundurulacak halleri düzenlemiştir. Buna göre; Sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa; mahkeme tarafından atanan tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilir.
Engelli olan sanığa veya mağdura, duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar, anlayabilecekleri biçimde anlatılır. Bu Madde hükümleri, soruşturma evresinde dinlenen şüpheli, mağdur veya tanıklar hakkında da uygulanır. Bu evrede tercüman, hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından atanır. Şeklindeki hüküm Ceza Muhakemesi Uzlaştırma yönetmeliğindeki düzenlemesiyle bu yetkiyi uzlaşma sürecinde uzlaştırmacıya vermiştir.
Soru : Birden fazla mağdur bulunması halinde uzlaştırma nasıl yapılacaktır?
Cevap : Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir. Bu nedenle birden fazla kişinin mağduriyetine ve zarar görmesine sebebiyet veren bir durumda mağdurların her biri uzlaşmayı kabul etmemiş ise uzlaşma kısmi olarak dahi sağlanamayacaktır.
Ancak Ceza Muhakemesinde ulaşma yönetmeliği genel hükümler başlıklı 7. Maddesinin 4. Bendi u kurala bir istisna getirmiş ve birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hâllerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma yapılır denmiştir. Örneğin bir otobüsün şoförünün taksirle sebebiyet verdiği kazada birden fazla kişinin yaralanması olayı veya bir fiili ile birden fazla kişiye hakaret suçunun işlenmesi olaylarında ayrı ayrı uzlaştırma yapmak mümkün olacak ve uzlaşmak istemeyen taraf/taraflar olması halinde tarafların teklif formunda uzlaşmak istemedikleri şeklinde imzaladıkları beyanları rapora geçirilecek ve uzlaşma kısmi olarak sağlanmış olacaktır. Tabi ki tüm mağdurlar ve sanık uzlaşmayı kabul ediyor ise uzlaşma herkes açısından da sağlanabilir.
Soru : Birden fazla şüpheli/ sanık olması halinde uzlaştırma nasıl yapılacaktır?
Cevap : Aralarında iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda uzlaştırma hükümleri her bir şüpheli ya da sanık için ayrı ayrı değerlendirilir, ancak uzlaşan kişi uzlaşmadan yararlanır. Yine burada da uzlaşma tüm taraflar için sağlanamayabilir, bu takdirde uzlaşma sağlanan taraflarla yapılmış kısmi uzlaşma ile sürecin tamamlanması söz konusu olabilecektir.
Soru : Ulaştırma tarafları adliyeye veya uzlaştırmacının belirlediği yere gelmediği takdirde uzlaştırmacı tarafların evine veya işyerine gitme yükümlülüğü var mıdır?
Cevap : Yukarıda da belirttiğimiz üzere uzlaştırmacı müzakereleri tarafların onay verdiği, iradelerinin sakatlanmayacağı, güvenlik sorunu teşkil etmeyecek ve gizlilik kuralının ihlaline mahal vermeyecek herhangi bir yerde görüşmeleri yapma takdirine sahiptir. Bu suretle uzlaştırmacı tarafların iş yerleri ve evlerinde de görüşme yapabilir. Ancak hiç tanımadığı bir kişinin özel mülküne gitmek konusunda kendi güvenliğini mutlak surette gözetmelidir. Güvenli olmayacağı düşüncesi taşıması halinde tebligat ile taraf davet edilmelidir.
Soru : Bir uzlaşma müzakeresinde mağdurun suça ilişkin açıklamasının dinlenmesi esnasında söylenmesi gereken cümleler nelerdir?
Cevap : Bunlar olduğu için üzgünüm.
Bunları benimle konuştuğunuz için memnun oldum.
Ne kadar kötü hissettiğinizi hayal etmem mümkün değil
Bu sizin hatanız değildi.
Böyle hissetmeniz normal [3]
Soru : Bir uzlaşma müzakeresinde mağdurun suça ilişkin açıklamasının dinlenmesi esnasında söylenmemesi gereken cümleler nelerdir?
Cevap : Nasıl hissettiğinizi anlıyorum
Daha kötüsü olmadığı için şanslısınız
Üzülmeyin ( sorun yok) her şey düzelecek
Sakin olun, rahatlayın
Güçlü olmaya çalışın
Soru : Tutuklu ve hükümlü ile uzlaştırmacının yüz yüze görüşme yapma hakkı var mıdır?
Cevap : Kimi zaman dosyanın süresi de nazara alınarak SEGBİS ve tebligattan daha pratik olduğu düşünülerek uzlaştırmacı tarafından cezaevine gitmek suretiyle tutuklu/hükümlü tarafla görüşme yapılması tercih edilebilmektedir. Uzlaştırmacının tutuklu veya hükümlü ile ceza evinde yüz yüze görüşme yapma hakkı vardır. Bunun için uzlaştırmacı örneğini sunduğumuz dilekçe ile uzlaştırma Cumhuriyet Savcısından ve ayrıca infaz Cumhuriyet Savcısından onay almalı onaylı belge ve uzlaştırmacı kimlik kartı ile ilgili cezaevine giderek görüşme yapabilecektir.
Burada dikkat edilmesi gerektiğini düşündüğüm husus avukat uzlaştırmacıların da avukat kimlikleri ile değil uzlaştırmacı sıfatı ve izni ile bu görüşmeleri sağlamalarıdır. Ceza İnfaz Kanunu Kanunun 59. maddesinin 1. fıkrasında, ve hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmeleri hakkında yönetmeliğin 20. Maddesinde hükümlünün avukatlık mesleğinin icrası çerçevesinde avukatları ile vekaletname olmaksızın en çok üç kez görüşme hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Hükümlü kişilerin avukatla görüşme haklarının sınırlı olması nedeniyle avukat uzlaştırmacıların da avukat kimlikleri ile değil uzlaştırmacı sıfatı ve izni ile bu görüşmeleri sağlamalarıdır.
Soru : Uzlaştırmacının kendini dengelemesi ne demektir ve neden önemlidir?
Cevap : Ceza Muhakemesinde uzlaştırma yönetmeliğinin etik kutallar başlıklı 6. Maddesinin ç bende uyarınca uzlaştırmacı “Masumiyet karinesi gereğince şüpheli ya da sanığın suçluluğu hakkında ön yargılı olamaz, şüpheli ya da sanığa karşı bir tavır takınamaz.” Yine d maddesi uyarınca “Görevini yerine getirirken taraflar arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapamaz, itibar ve güveni sarsıcı davranışlarda bulunamaz” hükümleri uzlaştırmacının hukuk temel ilkeleri perspektifinde sürece bakması ve kendini dengelemesinin önemini ifade etmektedir.
Uzlaşma müzakerelerine başlamadan önce uzlaştırmacı dosyayı okumuş ve konu hakkında belli bir hakimiyeti bulunmuş olmaktadır. Sonrasında müştekii ve sanığı dinlediğinden kişiler hakkında yargı oluşmaya başlayabilecektir. Bu çok insani bir refleks olmala birlikte bunun sürece, taraflara yani dışa yansıması hukuk devleti ilkelerini ve masuniyet karinesini olumsuz etkileyeceği gibi uzlaştırma sürecini de zedeleyecektir. Bu nedenle uzlaştırmacının hukuk temel ilkeleri perspektifinde sürece bakması ve kendini dengelemesi son derece önemlidir.
Uzlaştırmacı, dinleme yeteneğini geliştirebilmek ve süreci başarıyla yürütebilmek için kendisini dengelemelidir. Uzlaştırmacı, müzakereden önce tarafları dinlemesini ve anlamasını engelleyebilecek günlük hayattan kaynaklanan vey geçmişten gelen her türlü yükten ve önyargıdan arınmaya, yapacağı işe odaklanmaya çalışmalıdır. Kendini dengeleyebilen uzlaştırmacı, dinlediklerini yargılayıcı bir muhakeme süzgecinden geçirmez, iletişimdeki gürültüden etkilenmez ve taraflara yardım ederken zorlanmaz. Ayrıca uzlaştırmacı, iş yoğunluğu ve yaşam şartları nedeniyle uygun değilse uzlaştırma sürecini yönetmemeli, gerektiğinde bir süre beklemeli ve uygun zamanda taraflarla görüşmelidir. [4]
Soru : Uzlaştırmacı ortak toplantıda tarafların birbirlerine sesini yükseltmesi veya gerginlik yaşanması halinde ne yapmalıdır?
Cevap : Bu durum uzlaşma büroya gelen dosyaların niteliği nazara alındığında karşılaşılması olası durumlar arasındadır. Çünkü taraflar ceza yarılamasının süjesi konumundadır, bu şu anlama gelmektedir ki taraflar arasında ihtilaf vardır. Bu nedenle uzlaştırmacı ortak toplantı yapılması kararını hassasiyetle süzerek vermeli, güvenlik sorunu yaşanabilme ihtimali öngörüyor ise ayrı ayrı müzakereler ile süreci yönetmelidir.
Ancak önceden öngörülmeyen ve ortak toplantı yapılması kararı verilen bir süreçte toplantıda meydana gelen bir gerginliğin fark edilmesi halinde uzlaştırmacı öncelikle süreci yeniden çerçevelemeli tarafların pozitif yaklaşımlarını ön plana çıkarmalı, gerekirse toplantıya ara vermeli ve ayrı ayrı müzakerelerle süreci sonlandırmalıdır. Bir başka deyişle uzlaştırmacı sürece daima hakim olmalıdır.
Soru : Uzlaşma suçu kabul anlamına gelir mi?
Cevap : Şüpheli suç şüphesi altındaki kişidir. Ve bir kişi hakkında suç şüphesi ile Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma başlatılması için basit şüphe yeterlidir. Sanık ise hakkında iddianame düzenlenmiş olan yine suç şüphesi altında hakkında dava açılmış kişidir. Bir kişi hakkında iddianame tanzim edilmesi içinse yeterli şüphe gereklidir. Yani masumiyet karinesine atıfla bir kimsenin sanık yada şüpheli olması atılı üzerine isnad edilen suçu işlediği anlamaına gelmez.
Bu nedenle kimi zaman şüpheli yada sanık uzlaşması halinde suçu kabul ettiği anlamı taşımasından endişe etmektedir. Uzlaşmanın edimli yada edimsizde olsa suçu kabul anlamına gelmez. Kişi sadece yargılama sürecinden kurtulmak içinde uzlaşma teklifini kabul etmiş olabilir. Bu nedenle uzlaştırmacı tarafından şüpheli/sanığa yasanın tanıdığı bu güvenceyi hatırlatmak sürecin salahiyetini olumlu etkileceği düşüncesindeyiz.
Soru : Sürecin uzlaşma ile sonuçlanması halinde kişinin adli sicil veya adli sicil arşiv kayı oluşur mu?
Cevap : Adli sicil kanununa göre Türk Mahkemeleri tarafından vatandaş veya yabancı hakkında verilmiş ve kesinleşmiş mahkumiyet hükümleri adli sicile kaydedilir. 5. Madde uyarınca adli sicil bilgilerinin Adli sicil ve İstatistik genel müdürlüğünce silinmesi halinde bu bilgiler arşiv kaydına alınır. Uzlaşma halinde ise kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı ve ya düşme kararı verilmektedir. Bu bir mahkûmiyet hükmü olmadığından adli sicil kaydı veya arşiv kaydına eklenmesi söz konusu değildir. Bu durumun kişileri suça teşvik ettiği noktasında tartışmalar olsa da uygulamada uzlaşma kurumunun toplumsal barışa ciddi katkıları olduğu istatistiksel olarak sabittir.
Soru : Uzlaşma ile sonuçlanan bir suç sanık açısından tekerrüre esas olur mu?
Cevap : TCK m. 58/1 hükmünde tekerrür, “ önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi …….” İfadeleri ile tanımlanmıştır. Uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma evresinde düşme kararı verilerek, muhakeme bir mahkumiyet söz konusu olmaksızın sonlanacağından, uzlaştırmaya konu olan suç, tekerrüre esas teşkil etmez. Bununla birlikte geçmiş bir mahkumiyetin bulunmasının, uzlaştırmaya engel olmadığını belirtmek gerekir. [5]
Soru : Mağdur ve suçtan zarar gören aynı kişi değil midir?
Cevap : Mağdur suçun konusunun ait olduğu, suçtan doğrudan zarar görmüş kişidir. Suçun maddi unsuruna muhatap olan ve bu nedenle suçla korunan hukuki yararı zedelenen kişi suçtan zarar görendir. [6] Suçtan zarar gören bir suçun işlenmesi dolayısıyla hakkı veya yararı zarar gören ya da tehlikeye uğrayan kişiyi ifade eder [7] O halde “suçtan zarar gören” ibaresi, mağduru da kapsayan bir ibaredir. Yani her mağdur, aynı zamanda suçtan zarar görendir fakat her suçtan zarar görenin mağdur olması gerekmez[8] Suçtan zarar gören suçun mağduru olmasa bile şikayette bulunma, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişse itiraz hakkı veya suçla ilgili kamu davası açılmış ise davaya müdahale talebinde bulunma akabinde itiraz, istinaf veya temyiz haklarına sahiptir.
Soru : Kararlaştırılacak edim türleri ve Nitelikleri nasıl olmalıdır?
Cevap : Taraflar uzlaştırma sonunda belli bir edimin yerine getirilmesi hususunda anlaşmaya vardıkları takdirde aşağıdaki edimlerden bir ya da birkaçını veya bunların dışında hukuka ve ahlaka uygun başka bir edimi kararlaştırabilirler:
1- a) Fiilden kaynaklanan maddî veya manevî zararın tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
b) Mağdurun veya suçtan zarar görenin haklarına halef olan üçüncü kişi ya da kişilerin maddî veya manevî zararlarının tamamen ya da kısmen tazmin edilmesi veya eski hâle getirilmesi,
c) Bir kamu kurumu veya kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluş ile yardıma muhtaç kişi ya da kişilere bağış yapmak gibi edimlerde bulunulması,
ç) Mağdur, suçtan zarar gören, bunların gösterecekleri üçüncü şahıs veya bir kamu kurumu ya da kamu yararına hizmet veren özel bir kuruluşun belirli hizmetlerinin geçici süreyle yerine getirilmesi,
d) Topluma faydalı birey olmayı sağlayacak bir programa katılımın sağlanması,
e) Mağdurdan veya suçtan zarar görenden özür dilenmesi.
(2) Taraflar uzlaştırma süreci sonunda edimsiz olarak da uzlaşabilirler .
Diğer bir ifadeyle, uzlaşmanın sağlanması için maddi edim (para, malın aynen iadesi) olduğu gibi, özür dileme, hediye alma gibi manevi edimlerde yeterli olmalıdır .[9] Edimin hukuki ve ahlaki olması gereklidir. Uygulamada sivil toplum kuruluşlarına Tema, Lösev, Mehmetçik Vakıflarına bağış, hastane masraflarının karşılanması, trafik kazalarında hasar bedelinin ödenmesi, yırtılan elbisenin aynısını alma, kırılan gözlüğün aynısını alma, kütüphaneye kitap bağışı, kadın sığınma evi ve çocuk esirgeme kurumuna bağış şeklindeki maddi edimlerle veya daha dikkatli olacağına dair söz verme, bir daha yapmayacağına dair söz verme, özür dileme, gazetede özür ilanı, okul panosunda özür ilanı, sınıfta özür dileme, huzurevinde şüphelinin çalışması, çocuk evine televizyon alınması, şüphelinin özür mektubu yazması, icra dosyası alacağından vazgeçmesi, karşılıklı diğer davalardan vazgeçmesi, failin sosyal medya hesaplarından özür mesajı yayınlaması veya karşılıklı davalardan vazgeçme tarzlarındaki manevi edimlerle uzlaştırmanın yapıldığı gözlemlenmektedir.
Uzlaşma sonucunda her iki tarafın kabul etmesi koşuluyla, taraflar uzlaşma edimini serbestçe belirleyebilirler. Ancak bunun sınırları vardır. Bu sınırlama da; yasada ve yönetmelikte "hukuka ve ahlaka uygunluk " ifadesi ile belirtilmiştir. Buna göre kararlaştırılan edim hukuka ve ahlaka aykırı olmamalıdır. Uzlaşma edimi kanuna, ahlaka, kamu düzenine ve kişilik haklarına aykırı ise, aşırı yararlanma niteliğinde veya edimin konusu olanaksız ise hukuka uygun bir edimden söz edilemez [10].
Uygulamada karşılaşılan orantısız ve hukuka aykırı edim taleplerine örnek verecek olursak; müştekinin de şüpheliye tokat atmak istemesi, müştekinin şüphelinin yüzüne tükürmek istemesi, müştekinin, şüpheliden, kapısının önünde "ben aptalım" diye bağırmasını istemesi, dosyaya konu eylem nedeniyle müştekinin ayağının incindiğinden bahisle şüpheli tarafından ayağının öpülmesinin istemesi, kendisine hakaret eden bayan şüphelinin genelevde yer süpürmesini istemesi, balkondan sofra bezi silkeleyen ve hakaret eden şüphelinin de balkonuna, müştekinin içinde çöp bulunan sofra bezini dökmek istemesi, müşteki ya da suçtan zarar görenin şüpheliden yasaya aykırı bir iş veya eylem yapmasını, örneğin dosyada taraf olmayan bir üçüncü kişinin özel yaşamına müdahale oluşturacak biçimde fotoğraflarını çekmesini veya kişisel bilgilerini kendisine bildirmesini istemesi, bir AVM'de sifonu çekmeme yüzünden yaşanan tartışmada, edim olarak WC ye gidilip sifonu çekmeyen tarafın yeniden sifonu çekmesini istenmesi, illegal amaçlı bir kuruluşa veya kişiye, toplumda olumsuz algılanabilecek bir yere (örneğin geneleve) bağış yapılmasının istenmesi şeklinde farklı talepler olarak karşımıza çıkmaktadır .[11]
Edimin hukuka uygun olup olmadığı konusunda öncelikle uzlaştırmacı tarafından bir değerlendirme yapılması, bu konuda tarafların aydınlatılması gerekir.Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimi defaten yani tek seferde olabileceği gibi edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi de mümkündür. Taraflar edimli uzlaşabilecekleri gibi edimsiz de uzlaşabilirler. Uzlaşma konusu edim bir tane olabileceği gibi birden fazla da olabilir. Örneğin müşteki şüphelinin hem özür dilemesi hem de masraflarını karşılaması edimleri karşılığında uzlaşabilir.[12]
Soru : Kararlaştırılan Edimin Yerine Getirilmemesinin Sonuçları nelerdir?
Cevap : Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, İcra ve İflas Kanunu'nun 38. maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır. Ayrıca, uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle maddi veya manevi tazminat davası açılamaz. Açılmış olan davadan ise feragat edilmiş sayılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.[13]
______________________________________________
[1] Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Eğitim Kitabı, İletişim, Prof Dr Recep Tayfun, s.205
2 Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Eğitim Kitabı, İletişim, Prof Dr Recep Tayfun, s.218
3 Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma eğitim Kitabı, Arabulucu Av. Şamil Demir, s 157
4 Ceza Muhakemesi HUKUKUNDA Uzlaştırma eğitim Kitabı, müzakere, Arb. Av. Şamil Demir, s 177
5 Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Eğitim Kitabı, Doç. Dr Erdal Yerdelen, s 194
6 Özbek ve Diğerleri, s.258
7 Yılmaz, Zekeriya, Ceza Muh.Mağdur Hakları-Davaya Katılma- Yargılama Giderleri, Ankara 2007, Seçkin Yayınevi, s.66
8 Şahin, Cumhur, Ceza Muhakemesi Hukuku I, Seçkin Yayınevi, Ankara 2009, s.125
9 Özbek ve diğerleri, s 914
10 Erdem/Eser/Özşahinli, s.144
11 Erdem/Eser/Özşahinli, s. 195
12 Dr Cengiz Apaydın, Uzlaştırma ve Müzakere, s.72
13 Dr Cengiz Apaydın, Uzlaştırma ve Müzakere, s.74
Kaynak : UZLAŞTIRMA REHBERİ kitabı
Yazar : Uzlaştırmacı Av. Özlem ÖĞÜTCÜ
Sayfa : 161. Dördüncü Bölüm / Zor Sorulara Doğru Cevaplar
Yazar: Köksal KARAGÖZ-Uzlaştirmaci